İÇİM DÖKÜLÜYOR- 2
Merhaba. Bu bir içini dökme yazısıdır ve kendi kendini imha etmeyebilir. içim dökülüyor serisinin ikinci bölümüne hoş geldiniz. 9 yıl sonra. Insan kendini hiçbir zaman bütünüyle tam, yerine oturmuş veya eksiksiz hissetmez. Eksiklik, bizi arayışa iten temel bir dürtüdür. Sürekli tamamlanmaya çalışmak, aslında bizi diri tutandır. Belki insanın kaderi budur: hep biraz eksik hissetmek ve o eksiklik sayesinde yol almak. Dünyanın neresine gidersen git, göçmen olmak bir “şarta bağlı kabul edilme hali.” Göçmenliğin en ağır yüklerinden biri, hayatının senin çaban dışında belirleyicilerle ölçülmesi. Evraklar, oturum izinleri, vatandaşlık başvuruları… Kendi emeğin, bilgeliğin, karakterin değil; kağıt parçaları ve bürokratik süreçler seni “nitelikli” ya da “niteliksiz” ilan ediyor. Yani sadece işini yapmak değil, varlığını sürekli ispat etmek zorundasın. Bu durum, çalışmayı yalnızca geçim aracı olmaktan çıkarıp, varlığın temeli haline getirebilir. (Şikayet/söylenme vs amaclarla yazilmamistir....